Evet, blogumun ilk paylaşımını "Diş buğdayı partisi" ile ilgili yapıyorum. Blogumun ilk yazısı olduğu için de çok heyecanlıyım, hatalarım/eksiklerim olursa affola...
Aslına bakarsanız oğlum olmadan önce adını hiç duymadığım bir olaydı bu Diş buğdayı partisi. Ben geleneklerden pek anlamam ve bilmem lakin insanın evladı olunca onunla ilgili herşeyden haberdar olup yapmak istiyor. Benim bu parti ile tanışmam da üye olduğum internet sitesi sayesinde oldu. Dişleri çıkan bebelerin anneleri diş buğdayı partisi fotolarını paylaşıyorlardı. Ne yalan söyleyeyim o fotoları gördükçe bu diş buğdayı partilerine merak saldım ve giderek daha çok gaza geldim. Sonra da benim oğlumun dişi çıktığında bende yapmak istiyorum diyerek başladım araştırmaya. Önce internetten bu gelenek nedir, ne değildir, nasıl yapılır, amacı nedir bir güzel öğrendim. Araştırdıkça gaza geldim. Kaan’ın dişi çıktığında bende yapmalıydım, heyecanlandım ve dişlerinin çıkmasını sabırsızlıkla bekledim. Nihayet 12 Mayıs 2012 tarihinde ilk dişlerimiz alt komşumuz İlknur teyzemiz tarafından görüldü (7 aylık olmamıza 1 hafta kala), tabi ben çığlık çığlığa sevinç gösterilerine başladım. Dişleri ilk gören kişinin Kaan’ı baştan aşağı giydirmesi adettenmiş, nitekim sağolsun süper teyzesi bu geleneği yerine getirerek Kaan’a kıyafetlerini aldı. Gelgelelim babaanne faslına; biz babaannemize ziyarete gittiğimizde dişlerden hiç bashetmedik, maksat (tabii işin espirisi) babaannemiz kendi görsün de bir hediye de ondan kapalım :) Oğlumun huysuzluklarından dişlerinin gelmek üzere olduğunda bilen babaannemize bak bakalım dişler ne durumda, bir belirti var mı diyerek pası attık :) babaannemizde ‘aaa dişler çıkmış’ sevinç naraları içerisinde torununun çıkan dişlerini bize (yeniden) müjdeledi :). Tabi gelenek yerine getirildi ve bir takım da ondan kaptık :):)
NOT: Diş Buğdayı tarifi sayfanın en sonunda bulunmaktadır.
Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim (anneler çocuklarının yaptıklarıyla övünmeyi pek sever) iki dişimiz birden patladı. Tabii bende bir heyecan, bir koşuşturma görmeyin halimi. Herşey mükemmel olmalıydı, çünkü oğlumun bu ilk partisi olacaktı.Yapılması gereken hazırlanacak çok şey vardı. Partiyi 16.06.2012 tarihinde yapmaya karar verdim (iyiki de öyle yapmışım), hazırlıklarımı ancak yetiştirebildim.

Önce Kaan’ın Diş Buğdayı afiş ve süslerini hazırlamakla işe koyuldum. Aslında hazırlatmaya başladım desem yeridir, çünkü bu konuda öncelikle Pınar ablam sağolsun tüm süsleri Kaan için bilgisayar ortamında tek tek hazırladı.Her şey tam istediğim gibi oldu ve resimlerden de görecek olduğunuz üzere ortaya çıkan sonuçtan da ben kendi adıma çok memnun kaldım.

Süs işlerini bir kısmını halledince keyfim biraz daha yerine geldi ve iyi ki bu işe kalkışmışım diye düşünmeye başladım. Diğer taraftan da eşim bu işe nereden kalkıştığıma söylendikçe söyleniyordu.
Harala gürele derken, sıra diş buğdayı cuplarında ve havuç toplarında kullanacağım süslere geldi. Yine aynı şekilde Pınar Ablamın eşsiz tasarımları ve eşimin üstün !! hizmetleri sayesinde el birliğiyle bu süsleri de tamamladık.

Diş Buğdayını koyacağım cupların (genelde herkes kadeh ya da bardak kullanıyor ama ben cuplarda servis etmeyi tercih ettim) süslerini kardeşimin nişanlısı Nagihan sağolsun Bursa’dan getirdi. Onun getirdiği tüllü boncuklar ve Eminönü'nden aldığım uğur böcekleriyle cuplarımı bi güzel süsledim.

Diş buğdayı partisi şapkasız olmazdı tabi; dişim çıktı şapkasını da yaptım, Kaan'ıma da pek bi yakıştı maşallah :)

Bir taraftan daha partiye kadar yapılması gereken şeylerin stresini yaşarken (ve çevremdekilere yaşatırken :D ) diğer taraftan da hazırlıklar tamamlandıkça keyifleniyordum. Hakkını yemek istemiyorum, misafirlerime hediye edeceğim magnetlerimi hazırlarken eşim çok yardımcı oldu. Tabi Nazlı teyzemizi de unutmamak lazım. Magnetleri gelen misafirlerime ve gelemeyen arkadaşlarıma birer anı olarak verdim.
.jpg&container=blogger&gadget=a&rewriteMime=image%2F*)
Magnetler de bittiğine göre, sıra benim için (pastadan sonra) en önemli olan kurabiye faslına gelmişti.Kurabiyeleri birkaç gün önceden yapmam gerekiyordu çünkü oldukça fazla zaman alan ve emek isteyen bir işti. Ama şunu itiraf etmek istiyorum, kurabiyeleri yapmak için çok sabırsızlandım. Çünkü kurabiye yapmak bana bir terapi gibi geliyordu. Kurabiyelerimin tüm malzemeleri elimde önceden vardı zaten. Babaannemiz de geldiğine ve Kaan ile ilgilendiğine göre kurabiyelere yapmaya başlayabilirdim nihayet. Tarif edilemeyecek bir heyecan ve mutlulukla oğlum için bu güzel kurabiyeleri hazırlamaya koyuldum. Aslında heyecandan ve onca koşuşturma arasında kurabiyelerin tasarımlarını düşünecek zaman bile bulamamıştım. Neyse ki spontane bir şekilde kurabiyelerimizi yapıverdim. Aslında çok da çabuk bitmedi, tam dolu dolu bir günümü aldı. Ama uğraştığıma hakikaten değdi, ben çok beğendim, gelen konuklarım da bayıldıklarını ifade ettiklerine göre ellerime sağlık diyebilirim kendime:)

Son olarak paketlemeleri de hazırlayıp, sunuma hazır hale getirdim. 1.si görsel, 2.si ise ikramlık olarak iki çeşit sunum hazırladım.

Kurabiyeler de bittikten sonra zurnanın zırt dediği yer olan yaşpasta işi kaldı geriye. ''Dişim Çıktı'' yaşpastası için daha önce bir kez deneme yapmıştım başka bir vesile ile. Tam pastayı yapmaya girişeceğim, aman Allah’ım yok böyle bir şey; oğlum nasıl huysuz, nasıl mızmız anlatamam. Ne kadar strese girsemde işleri bir sıraya koyarak yaşpastayı hazırlamaya giriştim. Oğlumun mızmızlığından arta kalan zamanlar da diğer hazırlıkları yapmaya gayret ediyordum, ne de olsa partiye sadece bir gün kalmıştı. Yaşpastayı bir-iki saatte bitirmeyi düşünürken, resimdeki hale getirmek yarım günümü aldı. Hem de üzerinde ki figürleri de önceden hazırlamıştım, iyiki de öyle yapmışım yoksa o kadar işi hayatta yetiştiremezdim.

Pasta, kurabiye faslı bitti. Partiye sadece saatler kalmıştı ki kocam imdadıma yetişti. Balonlarımızı tek tek şişirip tavandaki yerlerine sabitledi, afişlerimizi ve süslerimizi de yerlerine astı. O kadar parti dedik, değil mi balonsuz parti olur mu hiç :)

Diş buğdayı partimizin menüsündeki yaprak sarma, mercimek köftesi, patatesli börek, tavuk salatası, havuç topları, sebzeli kek ve yaşpastamız masamızda konuklarımızı beklemekte :)

Süslerimiz bittiğinde gelemeyenlere göstermek için bir kaç (resim konusunda beni bilenler bilir, yüzlerce) resim aldık ve partinin başlaması için konuklarımızı beklemeye başladık.
Bu arada yorgunluğumun yerini herşeyi tam da istediğim gibi yapmanın ve yetiştirebilmenin verdiği tarifsiz bir mutluluk aldı.

Evet afişimizde de yazdığı gibi artık partimize hoşgeldiniz :)

Oğluşum konuklar geldiğin de uyuyor olduğundan pasta üfleme işini yemekten sonraya erteledik,önce karnımız doyurmaya koyulduk :)


Kaan Paşa uyandığında da önce süslendik,püslendik ve pastamızı üflemeye geldik :) Dişlerin inci gibi dizilsinler inşallah...

Sıra geldi meslek seçimine. Yere serdiğimiz örtünün üzerine hesap mak.kitap,ayna,makas,ekmek,kredi kartı,ilaç kutusu,top ve son olarak mouse koyduk. Hesap makinesiyle fare arasında gidip gelmesine rağmen oğlum terciğini fareden yana kullandı. Dayısı gibi bilgisayar mühendisi olacak galiba :)))

Kaan'ın kafasından aşağı buğdayları da döktük :)

Burası çok eğlenceliydi; Meziyet ablamız Hatay'lı ve diş buğdayı adetlerini iyi biliyor. Daha önce hiç duymadığım bir geleneği daha öğretti; dişleri çabuk çıksın diye atletini yırtmamız gerekiyormuş. Bunu öğrenir öğrenmez oturttuk Kaan'ı ortamıza, başladık hep birlikte atletini yırtmaya.. Yazık oğlum da şaşkın şaşkın bizi izliyordu, bunlar deli mi ne? ne yapıyorlar böyle gibisinden bakışlar atıyordu :)

Partinin sembolü yırtık bodyli Kaan'ımın şaşkın bakışlı hallerinden bir kare :)
Evet, bu kadar yazdık, çizdik. Sıra geldi, tüm hazırlıkların ve sonrasında bu özel günümüzün mükemmel bir şekilde gerçekleşmesi için desteklerini esirgemeyen eşime, Pınar Ablama, Burcu'ya, İlknur'a, Gülşen anneme ve mutluluğumuzu paylaşan tüm arkadaşlarıma teşekkür etmeye. Mutluluklar ve sevinçler paylaştıkça çoğalırmış, bende blogum vasıtasıyla hepinize tek tek teşekkür ediyorum. Sizlerin sayesinde oğlumun ilk partisi çok özel ve güzel bir anı oldu.