"Çocuklarla El Ele Ebevynlik" adlı kitaptan seçmelerle devam ediyorum.
Kitaptan bir bölüm
Bağ,Bağlantı: Koşulsuzca sevildiğini ve dinlendiğini hissetmek...
Bağlantının Kopması: İncindiğini ve duyulmadığını hissetmek
Çocukların duygusal ihtiyaçlarını karşılamak,gelişmeleri için gereksinim duydukları bağı sağlıyor. Bağ çocuğun en az bir ebeveynle kurması gereken, tutarlı sevgi dolu bağlantıdır.Yetimhanelerdeki çocukların fiziksel ihtiyaçları sağlanıyor fakat dokunma, ilgi ve bağlantı eksikliğinden dolayı gelişmiyorlar hatta ölüyorlar.Çocukların duygusal ihtiyaçları da fiziksel ihtiyaçları kadar önemlidir. O yetimler gelişmelerini sekteye uğratan ve organik olmayan bir nedenle hayatlarını kaybettiler.En az bir yetişkinle aralarında tutarlı,sevgi dolu bir bağ kurulmamış olduğu için.Güçlü, tutarlı bir sevgi bağına sahip olmayan çocukların ölebildiğini, güçlü bağları olan çocuklarında gelişebildiğini görmek, zayıf bir bağı bulunan çocukların fiziksel olarak yaşayabildiklerini ama gelişemediklerini açıklıyor.
Bağlantının Kopması: İncindiğini ve duyulmadığını hissetmek
Çocukların duygusal ihtiyaçlarını karşılamak,gelişmeleri için gereksinim duydukları bağı sağlıyor. Bağ çocuğun en az bir ebeveynle kurması gereken, tutarlı sevgi dolu bağlantıdır.Yetimhanelerdeki çocukların fiziksel ihtiyaçları sağlanıyor fakat dokunma, ilgi ve bağlantı eksikliğinden dolayı gelişmiyorlar hatta ölüyorlar.Çocukların duygusal ihtiyaçları da fiziksel ihtiyaçları kadar önemlidir. O yetimler gelişmelerini sekteye uğratan ve organik olmayan bir nedenle hayatlarını kaybettiler.En az bir yetişkinle aralarında tutarlı,sevgi dolu bir bağ kurulmamış olduğu için.Güçlü, tutarlı bir sevgi bağına sahip olmayan çocukların ölebildiğini, güçlü bağları olan çocuklarında gelişebildiğini görmek, zayıf bir bağı bulunan çocukların fiziksel olarak yaşayabildiklerini ama gelişemediklerini açıklıyor.
Çocukların en temel duygusal ihtiyaçlarından birisi de kendilerine saygı ile davranılması.Çocuklar, eğer bağ ihtiyaçlarını gidermek istiyorsak, kendilerine saygı göstermemizi bekler.Saygısızlık incitir.İncinme ise bağlantının kopmasına neden olur.Bağlantının kopması ise ebeveyn-çocuk bağının gücünü zayıflatır.
Çocuklar yetişkinlerle aynı duygulara sahiptir ve daha hassas, incinmeye daha da açıktır.Haysiyet yetişkin olduğumuzda kazandığımız bir şey değildir.Hepimiz haysiyet (insanlık onuru)sahibi olarak doğduk.Haysiyetimize dokunan davranışlar çocuklarında haysiyetine dokunur.Genel olan şikayet "Kimseye ve hiçbir şeye saygı duymadıkları"dır.Çocuklar önce kendilerinin görmediği saygıyı nasıl verebilirler ki? Çocuklar saygısız doğmuyorlar,bu davranış öğreniliyor.Çocuklar ebeveynlerini ve çevresindeki insanları taklit eder.Çocuklar ne kadar dünyaya açılırsa o kadar model görürler.Çocukları,davranışlarını taklit etmesini istemediğimiz modellerden uzak tutamayız ama hangi modelleri onlara göstereceğimiz konusunda, "özellikle TV.de"seçici olabiliriz.
Çocuklara bize davranılmasını istemediğimiz şekilde davranmadıkça,onların altın kuralı anlamasını bekleyemeyiz. "Ne verirsen elinle,o gelir seninle" ve "ne ekersen onu biçersin" bilgeliği çocuklarımıza nasıl davranacağımızı da anlatmaktadır.
Çocuğunuza karşı kullandığınız kelimelerin saygısız olup olmadığını anlamanız için,kendinize şöyle sormanız gerekir. "Bu sözleri,aynı tonlama içinde en yakın arkadaşıma söyler miydim?"cevabınız hayır ise saygısız kelimelerdir
"Kapıyı kapat.Ahırda mı doğdun?"
"Kapıyı kapat.Ahırda mı doğdun?"
"Bütün gün sıcak ocağın başında,sen yemeğini kuş gibi didikleyesin diye pişirmedim ben"
"Dik otur,yoksa kanbur kalacaksın"
Bunları çocuklara söylemenin ne kadar saygısızca olduğunu anlıyorsunuz değil mi?Çocuklara,arkadaşlara gösterdiğimiz saygıyı göstermek,onlara bir yetişkin gibi davranmamız gerektiği,hiç kızmayacağımız ya da herşeyine izin vereceğimiz anlamına gelmiyor elbette.Ebeveynlerin çocuklarına söyledikleri en saygısız şeyler,o kadar otomatik dökülür ki,fark edildiğinde çoktan söylenmiş olur.İnsanlar ses kayıt cihazına benzer.Duyduğumuz her kelime bilinçaltımıza kalıcı olarak kaydedilir.Ebeveynler,kendi çocukluklarında duydukları sözlerin "kayıtlarını"taşır.Çocuğun davranışı nasırımıza basınca,kayıtlar "çalmaya"başlar ve kendimizi çocukken işittiğimiz kelimeleri tekrarlarken buluruz.Hiç kendinizi,ebeveynlerinizin söylediklerini çocuklarınıza söylerken yakaladınız mı?
"Dik otur,yoksa kanbur kalacaksın"
Bunları çocuklara söylemenin ne kadar saygısızca olduğunu anlıyorsunuz değil mi?Çocuklara,arkadaşlara gösterdiğimiz saygıyı göstermek,onlara bir yetişkin gibi davranmamız gerektiği,hiç kızmayacağımız ya da herşeyine izin vereceğimiz anlamına gelmiyor elbette.Ebeveynlerin çocuklarına söyledikleri en saygısız şeyler,o kadar otomatik dökülür ki,fark edildiğinde çoktan söylenmiş olur.İnsanlar ses kayıt cihazına benzer.Duyduğumuz her kelime bilinçaltımıza kalıcı olarak kaydedilir.Ebeveynler,kendi çocukluklarında duydukları sözlerin "kayıtlarını"taşır.Çocuğun davranışı nasırımıza basınca,kayıtlar "çalmaya"başlar ve kendimizi çocukken işittiğimiz kelimeleri tekrarlarken buluruz.Hiç kendinizi,ebeveynlerinizin söylediklerini çocuklarınıza söylerken yakaladınız mı?
Çocuklar yaşlıları dinleme konusunda hiç de başarılı sayılmazlar,ama onları aynen taklit ederler.
Çocukların öğrendiklerinin %95'i ebeveynlerini modelleyerek(örnek alarak)geliyor.Çocuklar ayna gibiler,söylediğimiz,yaptığımız her şeyi bize geri yansıtırlar.Bir çocuğa yaptığımız her saygısızlıkla,ona nasıl saygısız olacağını gösteriyoruz.Çocuklara saygıyı onlara modellik ederek ve onlardan beklediğimiz saygıyı onlara göstererek öğretebiliriz.Konuşmasını bildiğimiz dil,büyürken duyduğumuz dildir.
Çocukları eleştirerek,uzun uzun nasihat ederek,utandırarak,alay ederek,emirler vererek,bağırarak,korkutarak ve döverek talimatlar verirken onları incitiriz.İnsanlar duygusal olarak incindiklerinde,düşünmeyi kapatırlar.Çocuğun düşünme sistemi kapandığında yetişkinin ona öğretmeye çalıştığı şeyi yapmaması gerektiği şeyi öğrenemez.Sadece kendisine modellenen şeyi kayıt eder ve taklit eder.
Çocuklarımızın olmasını istediğimiz insanlar olmalıyız...
Çocuklardan istediğimiz davranışı kendimiz modellemek,onları eğitmenin en saygın yoludur.Çocuklarımızın kibar,paylaşımcı,özür dilemesini bilen,dürüst,nazik,saygı ve sevgi dolu olmalarını istiyorsak,önce bizim böyle davranıp,böyle olmamız gerekir.Çocuklar,kendilerinden beklenen davranışları sergileyen ebeveynlere ihtiyaç duyar.Eğer bir çocuk istediğimiz gibi davranmıyorsa,kendimize sormamız gerekir, "Ben çocuktan beklediğim ve onaylayacağım davranışı ona sunabiliyor muyum?"Çocuğunuza saygısızca bir şey de bulunduğunuzu düşünüyorsanız "geri sarın,tamir edin ve baştan alın" ki çocuklarınız da sizi taklit etsin.
Şimdi ebeveyn olarak siz çocuklarınız hiç;
Şimdi ebeveyn olarak siz çocuklarınız hiç;
-Lütfen ve teşekkür ederim demek için zorluyor musunuz?
-Özür dilemeleri için ısrarcı oluyor musunuz?
-Oyuncaklarını paylaşmaları için zorluyor musunuz?
-İçlerinden gelmese de,aile fertlerini ya da bir arkadaşınızı öpmelerini,sarılmalarını istiyor musunuz?
-Rica etmek yerine emirler mi yağdırıyorsunuz?
-Sanki orda yokmuşlar gibi onların hakkında başkaları ile konuşmaya devam ediyor musunuz?
-Özür dilemeleri için ısrarcı oluyor musunuz?
-Oyuncaklarını paylaşmaları için zorluyor musunuz?
-İçlerinden gelmese de,aile fertlerini ya da bir arkadaşınızı öpmelerini,sarılmalarını istiyor musunuz?
-Rica etmek yerine emirler mi yağdırıyorsunuz?
-Sanki orda yokmuşlar gibi onların hakkında başkaları ile konuşmaya devam ediyor musunuz?
Bu sorular hemen hemen bir çok ebeveynin nasırına basıldı mı,eski baskıcı "kayıtar"ı oynamaya başlar.İşte o zaman başa sarıp,tamir edip,yeniden bağlanmanız gerekiyor.
Nasıl davranıyorsak onu öğretiriz
Baskı uygulayan bir model ya da örnek oluşturuyorsak,çocuklarımıza baskıyı öğretiriz.Bir çocuğun diğerine, "Sen benim patronum değilsin" dediğini duymuşsunuzdur.Ebeveynler olarak işimiz,çocuklarımıza patronluk değil, liderlik etmektir.Çocuklarımızın liderliğimizi korkuyla değil, güvenle, sevgiyle ve saygıyla takip etmelerini isteriz.
Kaynak :Pam Leo'nun "Çocuklarla El Ele Ebeveynlik"kitabı
harika bu paylaşımlar ... teşekkürlerr....
YanıtlaSilRica ederim Fatmacığım...
YanıtlaSil